9 Nisan 2013

serbest bölge


TÜRKİYE' DE KADIN

     Zor iştir Türkiye'de kadın olmak. Kadın olmak başlı başına zaten zor iken.
 -Hiç evlenme, babanın evi daha iyi en azından bildiğin, tanıdığın bir zorba.
    

     Bu bir tavsiye. Kadının serüvenin özeti de aynı zamanda. Bir hakimiyetten başka bir hakimiyet altına geçiş. Bu serüvende neler yaşanmıyor ki. En rahat en modern baba evinde bile sınırlarınız eğitimle, sevecenlikle ya da örnek tavırlarla değil de baskı ile çizilir. Baskının binbir yüzü. Bazen baskı olduğunu bile bilmeyiz, hak sanırız. Erkek kardeşinizle olan muamele farkının sebebini sorduğunuz o başlamadan bitirilen kısacık sorgulama döneminiz de aldığınız en kestirme cevap "o erkek". Bu cevabı yabana atmayın diğer bütün sorularınızın cevabıdır da aynı zamanda. Öyle özümseriz ki bu cevabı erkeklerden çok kullanır hale geliriz.
İkinci hakimiyet alanı evlilik hayatı, çoğunlukla siz kadınlar erkeklerle hayatlarınızı birleştirmemiş hayatlarına dahil olmuşsunuzdur. Böylelikle size ne giyeceğinizden, nasıl davranacağınıza kadar herşey çirkin birkaç mimikle basit yoldan öğretilir. Bu da sinsi bir baskıdır. "Sen nerde, nasıl davranacağını bilsen bunlar başına gelmezdi, hakettin" dersin bide bakmışsın ki kendi kendine.

     Bu arada sen ayrılamazsın hiçbir erkekten ona göre. Erkek isterse ayrılır. Kadın haddini bil, bilmezsen bir iki yumrukla olmadı canını bir sokak ortasında alarak bildirirler. Kimsecikler de yardım etmez gören görmezden gelir. Kocandır ne yapsa yeridir yada erkek arkadaşın. "E bulaşmasaydın kızım aranmışsın" derler arkandan. Münevverin arkasından "ne işi vardı o evde" diyen zihniyeti hiç hafife alma. Senin o hatanı ölümün bile paklamaz Türk kadını.
Sakın öyle devlete mevlete de güvenme işi başından aşkın. senin gönül maceralarınla kimse uğraşamaz bilesin.

     Türkiyede kapalı kadın. Gündeme sık sık gelirsin. Koca koca adamlar oturmuş senin açılmanı kapanmanı, ne kadar, nereye kadar olacağını konuşurlar. Senden habersiz senden bilgisiz. Toplum erkekleri sana saygı duyar, yenge der. Bedenin meta olmaktan kurtulmuştur belki ama ruhun, ruhun kimin umrunda. Bazen seni kapalı isteyen kocanın diğer süslü ve açık kadınlara bakışını görmezden gelmek, hazmetmek zorunda kalırsın. Kadınlığın hakarete uğrar,üzülürsün. zaten zordur aslında yaptığın. Kadınların hür bir şekilde bedenlerini, giyimlerini rahatça ifade ettiği bir ortamda kapalısındır. Ama neyi kimi suçlayacaksın. Erkek suçlu olacak değil ya. Açıp saçmasa o da senin gibi olsa sorun olmayacak ya, kadını kısa yoldan suçlarsın. yaşasın bitmez tükenmez erkek dokunulmazlığı.

      Türkiyedeki açık kadın sen belki güzelliklerini düşüncelerini rahatça yaşayabildiğini sanırsın ama ne çok şeyi karşına almış ne yükler yüklenmişsindir. Mesela asla bir kapalı kadın kadar dindar olamazsın yada namuslu. Rahatsız edici bakışlara maruz kaldıysan haketmişsindir. Kimbilir ne giydin yada ne yaptın. Adının önüne bir damganın yapışması an meselesidir. Kadınlar arası güzellik yarışınında bir koşucususundur ayrıca.

     Anne olursan biraz saygıyı artık hakedersin. Hele erkek annesi olursan. Sonra da onu yaşadığın baskıcı erkek zihniyetinin bir neferi olarak yetiştirirsin. Öyle gördün öyle bildin ya. Sonra ergen olunca bide bakmışsın ki "kapa çeneni" deyivermiş sana. Ha tamam delikanlı oldu benim oğlum der ve övünürsün bile.


Baskı baskı diyoruz ne ki bunlar ne baskısı ? Birkaçına bakalım.

   Yıllardır dizilerle sinama filmlerinde kafamıza kazınan sahne. Kocası aldatırken onu basmış kadın direkt diğer kadına saldırır. Suçlu yine erkek değildir. Bu bize öğretilmiş en temel bilgidir. Kadının kadınla savaşı bitmemelidir ki erkeğin başı ağrımasın. Erkeğin saltanatı bitmesin.
 
   Aynı yataktaki kadının etiketi fahişe iken erkek kendi ortamında saygın, belki aile babası .
Çünkü toplum bu durumlar için bu kadınlara hazırda etkileyici sıfatlar üretmiştir. Herkesin malumudur. Aynı fiili yapan erkek için hangi sıfat vardır mesela. Haksızlık yapmayalım onlarada çapkın kelimesini uygun bulmuş toplum. Ne sevimli değil mi çapkınnn. Ayrıca erkeğin elinin kiridir. Ona sürülmüş bir leke yoktur. İhtiyaç kelimesi de yine erkekler için hazırlanmış kayırmacı bir kelime. Kendisiyle beraber olmayan sevgilisine karşı yaptığı haltların açıklaması. Türkiyede ki bu durumun yüzümüzü döndüğümüz batı yaşam  tarzıyla hiçbir alakası yoktur. Mensubu olduğu dinin hükümleriyle de hiçbir alakası yok iken  bu yaşam tarzını kendisi için nasıl seçip şekillendirmiştir merak edilesi, araştırılası bi durum.
Ya da ne araştırması düpedüz ilkellik.

     Erkek Fatma'ları toplumumuz çok sever. Tehlikesiz, başa dert açmayacak tiplerdir. Hatta bu süreçte tavırları desteklenip takdir edilir ki dişiliğini keşfetmesin. Ailesi ve çevre tarafından onaylanan takdir edilen kızımız kendini tanımadan başkalarının istediği kişi oluverir. Ama evleneceği erkeğe gelince ona da öyle erkeksi davranırsa aldatılmayı hakeder. Hemencecik kabuk değiştirip tam bir dişi olmalıdır. Ve de"bakımlı" tabii.
     Yemekte usta olması zaten gerekli olan kadın evini pırıl pırıl yapmalıdır. Bu kadarla kalmayıp çocuğumuz denilen çocuk, bakımı ve ilgilenme kısmında sadece kadının çocuğudur. Yarış atı gibi koşturan kadın çocuğu da hallettikten sonra kendi bakımını da hemen yapıvermeli. Bakımdan saç baş el ayak kıyafet temizliğini tertibini, güzel kokuyu  anlamayın lütfen. Öyle olsa adı temizlik olurdu. Bakım daha çok boyalı saçların olsun makyajın tam olsun. Alımlı da giyindin mi tamamdır. Yani paketin. Bu sinsi empozeye de boyun eğen kadının karşılık talep etmesi beklenemez. Erkek bakımı ise ne münasebet.

     Zaten şarkılarda demiyor mu "senden çok var, biri gelir biri gider, kendini bişey sanma, peşinden koşmam"  verilen mesaj çok net. Nazlanma, sorun çıkarma, istediğim gibi ol beni yorma yoksa ortada kalırsın.

     Her türlü erkeğin yaptığı araba sürme işi bile kadına gelince büyür de büyür, kıymetli bir iş olur. Erkek egemen trafikte kadın görmek hoşlarına gitmiyor olsa gerek ki tacizle, hakaretle, küfürle, baskıyla bunu açık ederler. Oran olarak kazalarda erkekler kadar adı olmayan kadın yine de sıyrılamaz horlanmaktan. -kaza yapmazlar yaptırırlar- diye bir slogan yapıştırılır üzerlerine.  O kadar küçümsenir ki şoförlükleri bir çıkış yolu arayan kadın "ben iyi şoförümdür erkek gibi kullanırım arabayı" der ve biraz soluklanır.
 "Ben tam bir kadın gibi kullanırım arabamı. Dikkatli incelikli, saygılı. trafikte sadece benim olmadığımı bilerek hiç hoyratlaşmadan. Kendi canıma ve canlara değer vererek, alın terimizle kazandığımız mallarımıza kıymet vererek. Biraz ürkeksem yavaşsam, bu alanda yeni olmamdan, hata yapınca bağırmalarından küfretmelerinden çekindiğimdendir. " diyecek değil ya.

     Toplumun belirlediği yaş aralağını geçmişsen adın evde kalmıştır. Boşanmışsan yada eşin ölümüşse tehlikeli yada faydalınası bir dulsundur. Azıcık kendine güvenli rahat bir tipsen edepsiz içe kapalı ciddi isen de frijit. Birde derler ki kadının adı yok, asıl kadının adı çok...

                                                                                                                                          SERAP EFE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder